31 Temmuz 2015 Cuma

Kızılay Kumaş Alışverişi Deneyimim

Neden kendi kıyafetlerimi kendim dikmeyeyim ki? Anarşist ruhumun "Moda sektörünün bana dayattığı şeyleri tüketmek zorunda değilim" isyanı sonrasında kendime sormaya başladığım sorudur bu. Üstelik kendi kıyafetlerini dikerken insan birşeyler üretmiş olmanın hazzını da yaşar.

Ancak bir sorun vardır; bugüne kadar ne bir dikiş makinesinin başına oturmuşluğum ne de bir kıyafetin dikiliş aşamalarına şahit olmuşluğum vardı. Olaya tamamen fransızdım yani :)

Sonra İrem Hanımın kalplere dikiş aşkı aşılayan sitesi ile karşılaştım <3
İrem Hanım'ın hayat hikayesini okuduğumda ne kadar birbirimize benzediğimizi farkettim. İrem Hanım da Siyaset Bilimi okumuş, ben de. İrem Hanım'ın aşağıdaki satırlarını okuduğumda ay işte benden bahsediyor dedim;
kendime ilk kez  dürüstçe sordum: "Dünyada sonsuz param ve kimseye bir ispat derdim olmasa ne iş yapardım?"

İçimden gelen yanıt sayesinde yaşadığım aydınlanmayla parlayıp söndüm:"Dikiş dikerdim! Kendi tasarımlarımı yapardım!"

Halbuki o ana kadar ben dikiş dikmesini bile bilmezdim. 
 

İrem Hanımla aynı aydınlanmayı yaşadıktan sonra kendime bir dikiş makinesi aldım (Singer'in en ucuz modeli olur kendisi :D)

Sonra da işin tekniğini öğrenebileceğim bir dikiş kitabı.


Burda dergisi almadan olur mu??? Burda dergisinin muadili olan creazıon dergisinden de aldım.


Sonra da kendimi Kızılay'a atıverdim kumaş almak için. İzmir Caddesinde Bursa Kumaş Pazarı (bu dükkanlardan sırf İzmir Caddesinde 5 tane var) haricinde bir kumaşçı olduğunu gördüm. Sizler için fotoğrafını çektim. Belki gitmek istersiniz.


Aşağıda fotoğrafladığım kumaşın adı patiska bez. Bir blogger'ın dikişe yeni başlayanlar için tavsiyeler yazısı sonrası almaya karar verdim bu kumaşı. Yazının linki için buyrunuz;


Bu kırmızı puanlı Duck Keten'den masa örtüsü, mutfak önlüğü tarzı şeyler yapar eşe dosta hediye ederim diye düşündüm.


Bu poplin kumaşlardan da 4 yaşındaki afacan yeğenime etek dikmeyi düşünüyorum. Aynı kumaştan etek diken başka bir blogger görmüştüm. Linki için ;


Bu kumaşları metresi 2.5 tl olan defolu kumaşlar arasından seçtim. Gömleklik ince pamuklu kumaş... Acemiliğimi bunlar üzerinde atacağım :)


Bu kırmızı kumaştan etek dikmeyi planlıyorum kısmetse. Fotoğrafta belli olmuyor ama biraz petekli bir yapısı var. Görür görmez aşık oldum. Metresi 6 TL.


Bu iki kumaş da pantolonluk. Siyah olanın metresi 6 TL, biraz likralı gibi. Fildişi renk olanın metresi 9 TL idi. Dokununca uyandırdığı his çok hoş.
Umarım ortaya güzel şeyler çıkarabilirim. Rabbim diktiklerimi de bloğumda yayınlamayı nasip etsin inş. AMİN

Moda Tutkumun Başlangıcı ve Moda Yazarlığı Serüvenim

Herşey pinterest diye bir sosyal mecrayı keşfetmemle başladı.
 
Düğün hazırlığı yaptığım dönemde kına kıyafeti ve gelinlik için webde uzun araştırmalarım oldu.
Beğendiğim modelleri telefonuma kaydediyordum. Biryerden sonra telefonumun hafızası yeterli gelmez oldu, içinde çok fazla fotoğraf olduğu için telefon yavaşlamaya da başladı :) Koç burçları sabırsızlıkları ile bilinir, yavaş telefon yavaş bilgisayar hiç tahammül edemediğimiz şeylerdir.
 
Telefonuma kaydettiğim fotoğrafları pintereste yüklersem hem telefonumdaki yavaşlıktan ve hafıza probleminden kurtulacağımı, hem de o fotoğraflara istediğim zaman istediğim yerden ulaşabileceğimi farkettiğimde Pinterestte panolar oluşturmaya başladım.
 
İlk önce Tasarım Harikası Elbiseler ve İlham Veren Gelinlikler panolarını oluşturdum.
 
 
Sonra telefonumdaki fotoğraflara Pinterestte bulduklarım eklendi. Git gide elbiselerin sayısı o kadar arttı ki geri dönüp bakmak istediğimde kısa sürede bulmak zorlaştı. Ben de tasarımcısının adına göre yeni panolar açıp tasarımcısını bildiğim kıyafetleri o panolara taşımaya başladım.
 











 
 Ben bu paylaşımları yaparken birgün http://724kadin.com/ adlı siteden bir mesaj aldım. Moda yazarlığı maceram da böylelikle başlamış oldu. Aşağıda söz konusu sitede yayınlanmış yazılarımın linklerini bulabilirsiniz. Keyifli okumalar efem :)
 
 
 
 
 
 
 
 
Devamı gelcek inş :)

3 Temmuz 2015 Cuma

Barselona'da Flemenko Deneyimi

13-17 Nisan arasında iş nedeniyle Barselona'daydım. İlk gün toplantı ve konferansları hallettikten sonra akşam daha önce Barselonaya giden bir arkadaşın tavsiyesiyle Flemenko izlemeye gittik. Çünkü Barselona’ya kadar gelipte bir Flamenko gösterisi izlemeden geri dönmek olmazdı.
 
 
Burada onlarca Flamenko gösterisi yapan irili ufaklı mekan var.Farklı fiyatlar ve menülerle kombine ediliyor. Biz yemeksiz bir menü seçtik. (zaten dini hassasiyetlerimizden dolayı heryerde herşeyi yiyemiyoruz malum.)  Genellikle iyi bir show 1 saat civarında sürmektedir. Biz bir saatlik bu show için 35 Euro ödedik ve 1 içki bu fiyata dahil. 3 kişilik grubumuzdan bir kişi yav yapmayın etmeyin, bir saatlik dans izlemek için 100 tl para verilir mi dediyse de  diğer arkadaş (arkadaş dediğime bakmayın müdürüm olur kendisi :D )ve ben bu deneyimden mahrum kalmamalıyız diye ısrar ettik.
 
 
 
Çivili ayakkabıların zemine vurduğundaki o ses sanki içinizde yankılanıyor. Bu dans ve müzik türü hüzün, neşe, öfke gibi birçok duyguyu aynı anda iletebiliyor size.
 
 
 
Fotoğraflar cep telefonuyla çekildiği için çok kaliteli değiller, idare ediceksiniz artık. Cep telefonu demişken dans bittiğinde nasıl kendimden geçmişsem telefonumu masada unutup kalkıp gitmişim. Metroya bindikten sonra farkettim telefonumun olmadığını, koştur koştur mekana geri döndük. Hemen telefon için geldiğimizi anlayıp telefonumu geri verdiler. Şanslıydım sanırım, yabancı bir ülkede, kalabalık bir mekanda unutulan bir telefonun geri gelme ihtimali düşüktü ama garsonlar bulup saklamışlar.
 
 
 
Bütün ekip bir arada bitiş selamını verirken...
 
 
 
Eğer sizin de bir gün yolunuz Barselona'ya ya da İspanya'nın herhangi bir şehrine düşerse (neticede Flemenko Endülüs bölgesine has, oradan çıkmış bir dans) gezinizi daha da renklendirmek için güzel bir flemenko show izleyin.